İçimdeki Sevinc, Yazmak

Yazar: Ümit TOPÇU - Deneme - 30/ 07/ 2018

Bendeki yazma heyecanı ile bir daha hiç yazamama korkusu hep yan yana ilerlemiştir bu güne kadar.

Nedendir bilmem ama ürkütüyor kalem tutmak beni, o kadarda cesaretlendiriyor. Neden yazma ihtiyacı duyarki bir insan çok okuduğu için mi ya da doğuştan gelen bir zenginliğe değişik bir yeteneğe sahip olduğu için mi yoksa korkularını yenmek için mi bilemiyorum ama bu iki duyguyu hep bir arada yaşadım bu güne kadar. Bilen insan neden korksunki cehaletten mi cahilden mi belki de cahil görünmekten. Bütün bunların hepsi insanı korkutmaya yeter sanırım. 


Korkularınla yüzleş

Peki ya sen neden korkarsın cahilden mi, eli kalem tutan danmı, cehalet insanoğluna lütuf edilmiş en ilkel meziyettir yeryüzü sahnesinde. Bu yüzden korkması kadar doğal bir yaklaşım olamaz. Öylesine garip öylesine ürkek ve korkak bir duygudurki cehalet. O hastalığa yakalanan korkunun karanlık labiretlerinde yolunu arayan bir yolcu gibi dolaşır durur bir ömür boyu. Sürekli kılıktan kılığa girip yeni, yeni suretlere bürünerek zaman zaman yalancı mutluluklar ile avutur durur bu hastalık. Her sabah uyandığında aynaya bakarken gördüğün yüzden korkuyorsan ve ya o yüzü değiştirmek istiyorsan yapman gereken o ilkel hastalığa bir savaş açmaktır. Ney ile diye bir soru geliyorsa aklına o sorunun cevabı bilgi, bilgi sahibi olmak cesur olmak ile eş anlamlı bence, cesur insan kendi yolunu çizen bireydir. O halde neden cesaretini toplamıyorsun yarın yeni bir gün ve senin cesur olman gerek çocukken ilk okuduğun kitabı ilk kurduğun hayali düşün ve korkma çünkü cehalet senden daha güçlü değil senin onu yenecek kadar gücün ve kudretin var. Hem de senin bile inanamayacağın kadar fazla. E ne duruyorsun artık bilgiye açılan bir kapının önüne doğru koşar adım ilerle o kapının arkasında korku yok cehalet yok sen oradan geçince onlar kendi karanlığında yok olup gitmiş olacaklar.

Yolun sonu, sonun başı

Günlerden bir gün sabah evden çıktım ve hayatımda radikal bir değişikliğe sebep olacağını çok soraları anlayacağım bir işe kalkıştım yaşadığım şehirde ne kadar kütüphane varsa hepsine gidip üye oldum. Artık günlerimin çoğunu kitap okuyarak günlük gazeteleri aylık ve haftalık dergileri takip ederek geçiriyordum. Kitapların gizemli dünyasında büyülenmiş gibiydim adeta tarif edilemez bir heyecan ile beni ben yapacağından habersizce girdiğim bu uçsuz bucaksız bilgi deryasında hep bir şey aradım ismini bilemediğim. Çok uzun süre sonra bir arkadaş buluşması nda sohbete ilişkin fikirlerimi dillendirirken ismini henüz bilmediğim bir kişinin bana bakarak yanındaki arkadaşıma kim bu entellektüel diye fısıldadığını duydum. Evet işte buy du onca okumanın onca emeğin adı. O gün çok mutlu olmuştum çünkü ben artık olmak istediğim ben olma yolu na girmiş tim.

Aynı günün gecesi yine kitap okuyorum evde, herkes uyurken heyecanla kitabın ortalarına geldiğimde o duyduğum sözleri anımsadım ve bir ışık yandı aklım ın labirent lerinde. Neden yazmıyorsunartık. Zamanı gelmedimi, kitaplardan öğrendiklerin edindiğin tecrübeleri bir kitap a dönüştürme vakti gelmedimi Bu fikir günlerce aklımı kurcaladı durdu. Çok iyi bir fikir, fakat ne yazacaktım bu konu hakkında kararsızdım. Günlerce hatta aylarca düşündüm durdum. Yaşamımda başlatmış olduğum bu değişimi ancak bir yazar olarak devam ettirebilirdim. Zira elimde olmayan, engel olamadığım tavırlarım nedeni ile çoktan toplum tarafından bir yazar olarak kabul görmüştüm. Zaman ilerliyor yazılar çoğalıyordu. İçimdeki ben Orta yaşlara yani değim yerindeyse yolun yarısına yaklaşmıştım. Ve şimdi daha iyi anlıyorumki istenilince büyük, büyük hayeller de gerçekleşebilirmiş. Tabi kendin olmaktan asla korkmadı ğın sürece. İşin sırrı buymuş ilk kitabım çıktığın da bunu daha iyi anladım. İçimdeki, yazma heyecanı bir daha yazamama korkusunu yenmişti. Nedenini bilmediğim tüm korkular teker teker yerini yeni heyecanlara bırakmış ürkeklikler de tarifsiz bir cesarete dönüşmüştü.

İçimdeki sevincin dozu arttıkça yeni yeni heyecanlar için damlayacak sayfalar arıyor mürekkep damlaları. Bana da o damlalara şekil vermek kalıyor.

SON