Kadın Erkek Diyalektiği

Yazar: Ümit TOPÇU - Deneme - 30/ 07/ 2018

Bir kadının hem cinsi ile olan sorununun erkeklerle olan sorunundan daha derin ve karmaşık olduğuna dair bir teorim var ezelden beri.

Bir kadın gördüm geçen sabah gayet şık, siyah giysisi ve yüksek topuklu ayakkabılarıyla şakır şakır yayağan sonbahar yağmurunun altında hızlı adımlarla bir yere yetişmeye çalışıyordu sanki. Biraz sonra başka bir kadın ile çarpıştı karşıdan karşıya geçerken sonra bu basit sebepten dolayı iki kadın arasında hiçte hoş olmayan sözlü bir tartışma başladı etraftakilerin ve benim şaşkın bakışlarım altında. Bir süre sonra bu nahoş sözlerin yerini karşılıklı itiş kakış aldı. Orta yaşlı bir erkek bütün cesaretini toparlayıp hanımlar bu kavga size hiç yakışıyormu dercesine araya girip iki kadını da ayırmaya çalıştı fakat bu son derece masum ve insani girişim den okkalı bir tokat ve bir tekme yiyerek karşılık gördü. Ben uzakta bir köşede şemsiyemin altından şait olduğum bu olayı hiçbir anlam veremeden öylece izledeim. İki kadın arasında ki bu tatsız sürtüşme, bana kadınlar hakkındaki fikirlerimi tekrar gözden geçirmem gerektiğini düşündürdü. Oysa kadınların bu tür durumlarda daha hoşgörülü ve şiddette karşı oldukları söylenir durur her fırsatta. Birkaç dakika sonra iki kadın da kendilerini ayırmaya çalışan adama kadınlık bizde kalsın dercesine bir bakış atıp ora dan uzaklaş tılar. Zavallı adam dizine yediği tekmenin ve yüzüne inen tokatın acısıyla öylece baka kaldı kadınların arkasın dan.Herkes gibi ben de hiçbir şey anlamadım bütün bu olup bitenden, sora yağmur yeryüzüne bir şey anlatmak istercesine şiddetini arttırdı.

Kadın gerçekten de erkeğin sol kaburgasındanmı yaratıldı yok sa bu sadece dinsel bir varoluş teorisimi, oldum olası sormuşumdur bu soruyu kendime. Neden kadın da erkek gibi yaratılmadı. Erkeğin bir kadına ihtiyacı olduğu içinmi sol kaburgasını feda etti. Oysa erkeği dokuz ay boyunca karnında nadide bir elmas gibi işleyen ve türlü türlü acılara katlanarak dünyamyaya armağan eden o kutsal varlıklarımız annelerimiz değilmi kadınlar. Erkeklerin çıkardığı savaşlara karşı çıkan,bazen de acımasız ve tarifsiz bir savaşın çıkmasına sebep olan. Ama her zaman doğa nın en güzel renklerini kendi bedeninde taşıyan hep onlar olmuştur kadınlar. Neden bu kadar barış sever,doğurgan ve ortak yaşamın sürmesinin yegane sebebi iken bir erkeğin kaburgasından yaratılma gereksinimi duyuldu bilinmez. Belki de yıllardır kendi kendime sorduğum bu sorunun cevabı diyalektiktir. Tanrı önce erkeği yarattı ve baktı ki tek başına bir anlam ifade etmiyor, zaman ilerlemiyor ve yeterince özellikli deil. Savaşlar çıkartıyor doğayı diğer canlıları tahrip ediyor. Ve yeryüzünün dengesini zamanından önce bozuyor. Bu hesapta olmayan kötü gidişata karşı erkeğin tam tersi bir canlıyı kadını yarattı ve bu durumu kurtardı.

Kurtardı kurtarmasına da insanlık tarihi boyunca bir arada yaşamasını bir türlü öğretemedi. Belki de insanoğlunu nun bu iki cinsinin de diyalektik yapısı öyle gerektirdiği için, belkide her iki cinsi de cezalandırmaktı vağroluşlarının,yaratılışlarının sebebi Tanrı katın da. Kimbilir belki de benim yıllardır arayıpta bulamadığım cevap, doğru kadın ile doğru erkeğin bu güne kadar hiç karşılaşamamasıydı. Ya da böylesi bir sınava tabi olduklarından bi haber oluşlarıydı yeryüzüne geliş sebepleri.

Zıt olma durumu

Varolalıberi kadın ile erkek ne bir ara da, ne de birbiri olmadan yaşamayı beceremeyen iki cinsidir insanoğlunun yeryüzü sahnesin de. Bu durumun birden fazla sebebi ve bir o kadarda cevab ı oldu ğu aşikar. Mitolojik bir öyküde kadın ile erkeğin önce birbirine hiç ayrılmayacakmışlarcasına yapışık bir şekilde yaratıldığı fakat bu şekil de yaşamayı beceremedik leri için.Tanrı lar tarafından cezalandırı larak birbirinden sonsuza dek ayırılmış olduklarını okumuştum yıllar önce bir kitapta. O gün bu gündürdür herkes kendi ruh ikizini arar dururmuş. Bulabilen e aşk olsun.

İki cins arasınaki bu anlaşılmaz zıtlık durumu hiç mi son bulmaz bilemiyorum. Ama ben hep şunu görmek istiyorum. Karşıdan karşıya geçerken yaşanan ufak tegek kazalar ve sonrasında yaşanan anlamsız sürtüşmelerin, masumane bir biçimde araya girip bu girişimimden pişman olan rarşı cinsin de yapması geren tek bir şey olduğu sonucunu cıkarttım önce kendini sonra da karşı cinsi çok iyi tanımak gerektiğini. Zira ne bir ara da ne de birbirimiz olmadan yaşayı hiç öğrenemeyeceğiz. Herkes kendi rur ikizini arayıp dursun bakalım çünkü bu kadın ve erkeğin diyalektiği. Bu gerçekliğe hiçmi karşı çıkılamaz bilemiyorum. Her iki cinste aynaya bakarken kendinimi yoksa zıttınımı görmek istiyor bilinmez ama ben şu sıra lar bakıldığın da insanoğlunun iç dünyasını da ruh ikizini de gösterebilen bir ayna icad edebilme hayali kuruyorum dilerim bu saçma hayalim bir gün gerçek olur ve bir daha savaşlar ve karmaşalar yaşanmaz.

Ben şimdi kahve içmeye gidiyorum dilerim efsanede ki diğer yarınızla bir gün karşılaşırsınız.

SON