Nereye Kadar

Yazar: Ümit TOPÇU - Deneme - 30/ 07/ 2018

Ne zaman kaçmak istesem kendimden hep şu soru gelir aklıma nereye kadar kaçabilirsin ki. Kaçarken kendimi de yanımda götüreceğim için hak veriyorum aklımdaki bu soruya nereye kadar. Dünya nın unutulmuş bir köşesine gitsem yeni bir yaşam kusam ora da. Kendimden uzak gerçekten de herşeyi geride bırakıp ben den hiçbir şey almadan sadece olmak istediğim kişi olarak gitsem o ücra yere. Okuduğum son kitabın bir paragrafına böyle yazıp sonlandırmıştı yazar. Felsefik derinliği dip siz bir kuyu gibi olan kitab ın konusu bana okuduğum süre içinde de kitab ı bitirdikten sonra da sayısız ve bir o kadar da kaotik sorular sordur du. Yola çık Bir insan gerçekten de kendinden kaçabilirmi Şayet yola çıkıp ne aradığını biliyorsa belki kaçabilir diye düşünüyorum kafamdaki tereddütler ile. Kaçmak ya da gitmek eskiyi geride bırakıp yeniye doğru yelken açmak uçsuz bucaksız korku okyanus larını aşarak. Ben olsam yani kendimden kaçmak istesem tıpkı hikaye nin kahramanı gibi önce gidebileceğim yerlerin listesini yapardım sonra düşünürdüm kaç yaşam var beni koşulsuz kabüllenecek şöyle bir akıl mantık yürütüyorum da gidebileceğim her yere kendimi de götürecektim çaresizce. Başka bir yolu olmalı mutlaka bedenimi yanıma almadan yola çıkma nın ruhumu bedenimden söküp atmak mümkün olsaydı eğer gidebilirdim her istediğim yere kendimi yani fiziksel bedenimi geride bırakıp ruhsal bedenimle ulaşabilirdim o ücra köşesine yeryüzünün. Sen delimisin diye alay edenler olur belki de bu fikrimi anlatırsam ulu orta her yerde. Oysa insanoğlu iki bedene sahiptir diyor yazar başka bir sayfasında kitabın. Fiziksel beden ve ruhsal beden fiziksel bedeni bir yere hapsedip ruhsal beden ile istediğimiz her yere gidebiliriz. Düşünüyorum da akıla ve mantıka da ters düşmüyor bu tez. Mesela gözümü kapatıp kendimi bembeyaz bir kumsaldan masmavi bir denizin sonsuzluğuna doğru yürürker düşünüyorum. Yanımda sadece ruhsal bedenim var. Ben sadece olmak istediğim kişiyim artık. Ruhsal bedenim beni fiziksel bedenimin yükünden tamamıyla kurtarıyor kısa bir süreliğine de olsa. Sanki bir hipnoz un içindeyim. Biliyorum gözümü açtığım da bu mesela bitecek ve gerçek dünya ya geri döneceğim. Kaçmak bir süreliğine de olsa kaçmak ruhsal beden ile mümkün bunu anladım. Belki de kaçmak istediğimiz yer aslında geldiğimiz yerdir. Bu cümleyi okuduğumda yazar ın aslında ne söylemek istediğini kendim ce şöyle yorumlamıştım. Ruhsal bedenimiz fiziksel bedenimiz tarafından esir alınmış gitmek istediğimiz yerlere kendisini de götürmemize mecbur etmişti bizi fiziksel bedenimiz. Ya fiziksel beden ruhsal bedenden kaçmak isterse o zaman ne olur. Kitap a bir de tersten bakmayı düşündüm bir an. Fiziksel beden tek başına nereye kadar kaçabilir. Görsel anlamda her istediği yere gidebilir. Dünya nın her yerine ve hatta evren in sınırlı birkaç yerine kaçabilir eğer isterse. Ama bu gerçek bir kaçış olurmu bilemiyorum. Yaradılış itibarı ile ruh ve beden birbirinden beslenen etkilenen ayırılması mümkün olmayan iki halidir insanoğlunun. Kaçmak gerçekten uzaklaşmak için fiziksel bedenin ruhsal bedeni ruhsal bedenin de fiziksel bedeni çok iyi anlaması gerektiği sonucuna vardım kendim ce. Ancak o zaman insan kendini ya da başka bir söylemle istemediği kendini geride bırakabilir ancak. Kaçmak, korkaklık kimi zaman da bir cesaret belirtisi olarak kabül görür insanlar arasında ama her iki duygu bütünlüklü bir beden hali gerektirir diyor yazar. Sonuç olarak benim anladığım ruhsal bedenin ve fiziksel bedenin birbiri ile barışık bir yaşam sürmeleri, kendi özgünlüklerine müdahale etmemeleri gerektiğidir. Ancak bu şekilde kendilerinden kaçarken kendilerini geride bırakabilirler. Hiç kimse gerçekte kaçmak istemez. Sadece içinde oldukları hayatı değiştirmek isterken bazen umutsuzluğa kapılırlar ve böyle bir felsefeye dalarlar. Aslında kaçmak istedikleri yer yaşadıkları yerde görmek istedikleri değişimdir. Kitapı böyle bir finale bağlamıştı yazar. Sonuç Aradan onca zaman geçmişti kitapın etkileri bedenimde ve düşüncelerimde ya da yazarın değimiyle fiziksel ve ruhsal bedenimimde sıcaklığını korurken yazarın çok sık gittiğim bir kitap evinde yeni kitap ını imzalayacağını öğrendim. Bu haber açıkçası beni çok heyecanlandırdı. İmza gününde bir saat önce orada oldum ve yazar ile kitapı hakkında sohbet etme fırsatım oldu. Ona kitapı okurken bende yarattığı izlenimleri anlattığım bu yazıyı verdim. Okuduktan sonra gülümseyerek yazmaya devam dedi. Ve şimdi daha iyi anlıyorumki insan ancak kendine kaçabilir kendini geride bırakarak. Yeni kitapı bitirdiğimde görüşmek üzere. Yazarda bana aynen böyle söylemişti imza gününde bir saat sonra, nereye istersen gidebilirsin nereye kadar istersen.

SON