Sorular ve Cevapları

Yazar: Ümit TOPÇU - Deneme - 30/ 07/ 2018

Soru sormak bir insanın bilgiye ne kadar aç olduğunumu gösterir. Yoksa meraklı bir mizanca sahip olduğunumu. Peki ya bilen insan soru sormazmı. Yıllardır katıldığım birçok panel seminer ve benzeri etkinliklerde binlerce soru sordum binlercesine cevap verdim. Ve bir o kadarına şait oldum. Soru sorma meraklısı bir toplum içinde belli bir gurup gerçektende öğrenmek için soru soruyor. Maalesef toplumun kalan diğer kısmı ise sırf laf olsun diye kendince bir takım cümleler kuruyor. Cümleler diyorum ne yazıkki bu cümlelerin tamamına yakını soru niteliği taşımıyor. Enflasyon bu hızla artarsa çarşıdan pazardan alışveriş çantalarıyla geçeceğimiz zamanlar bir daha nasıl olur. Belki rüyalarımızda görürüz cancağzım sen kafanı takma böyle konulara böyle gelmiş böyle gidecek biz kendi işimize bakalım. Geçen gün, böyle bir diyaloğa şait olmuştum. Kendini yaşamın akışına bırakmış fakat yaşamdan da şikayet etmekten vazgeçmeyen iki yetişkin insana ait bir sohpet ve soru biçimiydi bu. Bu ülkede kadına karşı pervasızca artan şiddete nasıl bir dur diyeceğiz böyle giderse iki cins kadın ve erkek arasındaki derin uçurum giderek daha da derinleşecek çözümü imkan sız bir hale gelecek, siz ce bu durumun çözümü nedir. İşte toplumun tamamını ilgilendiren fakat büyük bir kısmının sessiz kalmayı tercih ettiği anlamlı bir soru. Kadın ve erkekğin birbirlerine karşı olan hal ve hareketleri öylesine karışmışki tabiri caizse beyinlerinin herbir nöronunda binlerce çelişki oluşmuş birbirlerini karşılıklı olarak anlamak ve sorunlarını konuşarak çözmek yerine şiddet yolunu tercih ediyorlar. Tabi böylesi bir durumda doğanın fiziksel olarak güçsüz eylediği kadın cinsi erkek cinsinin şiddetine maruz kalıyor. Sorunun kabaca cevabı böyle, fakat çağdaş dünyada kadını kadın yapan düşünceler fiziksel özellikler ile sınırlanmamalı tıpkı erkeği erkek yapanlar gibi. Zira şiddet insanın insani niteliğinden uzaklaştığı bir anda ortaya çıkar. Karmaşık zihinler farkında olmadan canavarlara teslim olur. Bilinçaltındaki yaşanmışlıklar toplamındaki şiddet birikimide buna fark ettimeden yardımcı olur. Örneğin çocukluğunda babası tarafından öldürülmüş annesinin ölüm anına şaitlik etmiş bir insanın vahşet gününde babanın kendini haklı çıkarmak için sarf ettiği sözlere kolaylıkla inanması, bilinçaltında birikmesi gibi. Bu ve benzeri piskos halini yıllarca taşıyan erkekler insani reflekslerinin bittiği ya da hayvani reflekslere yenildiği durumlarda ortaya çıkar kadına karşı şiddet adı verilen barbarlık biçimi. Bana sorarsanız bu durum bir erkeğin düşebileceği en aciz ruh hali derim. Hadi kadın erkek herkes bilinçaltı terapisine Sınır tanımaz konuşmacılarda tıpkı sınırsız soru sorma meraklısı dinleyiciler gibi bazen susma haklarını kullanmak isterler. Arada sırada nefes almak için bir süre susar ve bir bardak su içerler. Mutlu bir yüz ifadesi gülen gözleri ile salonu sağdan sola soldan sağa şöyle bir gezdikten sonra birden kendini soru sormaya mecbur hisseden bir dnleyicinin bütün bu anlattıklarınızın gerçek hayatta bir karşılığı varmı siz bu söylediklerinize gerçekten inanıyormusunuz diye içinde birden fazla soru barındıran kısa bir tiratıyla karşı karşıya bulur. Ben satlerdir ne anlatıyorum kulakların sağırmı be insanoğlu diye bir cümle kurduğunu duyar gibi oluyor insan konuşmacının. İşte pes dedirten başka bir soru. Sen hiç yakamoz gördünmü. Hayatımdaki en büyük tutkum deniz ve tekne ile balık tutmak ama gece hiç denize avlanmaya gitmediğim için karşılaşmadım yakamozlarla. Oysaki o kadar çok isterdimki yakamozların klavuzluğunda türlü türlü balıklar avlamayı. Gecenin karanlığından korkmasam biraz cesur olsam tanışırdım belki onlarla. Üstelik güzellermiş ışıklarıyla gecenin karanlığında uykuya dalmış bir şehrin açık kalan lambalarını andırırlarmış. Yaşlı balıkçı böyle söylemişti günün birinde bana, çok istiyorum ama ben henüz hiç yakamoz görmedim. Ya sen hiç gördünmü. Birde cevabı bilindiği halde sorulan sorular vardır. Sırf laf olsun diye kendini hissettirmek için başvurulan bir yöntem. Çoğu kez aslında cevabını siz zaten verdiniz diye karşılık bulur. Bir insan, neden cevabını bildiği bir soruyu sorma ihtiyacı duyar. Sanıldığı gibi sırf kendini hissettirmek içinmi yoksa egosunu tatmin etmek içinmi. Bence bu durumun tek bir açıklaması olabilir. Oda o anda hem soru soran hem de cevaplayan olmak istediği gerçeğidir. Bir kişi aynı anda nasıl soru soran ve cevaplayan olabilir. Hadi bakalım bulun bu sorunun cevabını bulamazsanız okuduğunuz bu yazıyı tekrar tekrar okuyun cevabı metnin biryerinde gizli. Hadi bakalım kolay gelsin.

SON